Millet Namus

“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman her yerde Milletime ve Cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında Vatan, Cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.”
(TSK İç Hizmetler Kanunu madde 37)

Bu andı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, askerlik yükümlülüğünü yerine getirmiş her Türk yurttaşı dili ile söyleyip kalbiyle onaylamıştır.

Bu and her ne kadar sadece askerlik görevini yapmış olanları ilgilendirir gibi görünse de, gerçekte bütün Türk Milletini ilgilendirir ve bütün Millet için bağlayıcıdır. Çünkü askerliğini yapan her birey mutlaka birinin oğlu, abisi, kardeşi, kocasıdır.

Genelkurmay Başkanı’ndan er’ine, Cumhurbaşkanı’ndan kapıcısına, hakim’inden savcısına, profesöründen çobanına bütün Milleti bağlayan bu and’ın içeriğini biraz açmak istiyorum.

“...Milletime ve Cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet edeceğime...”

Millet, anayasada belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan halktır. Bu tanımlama Ulus Devlet niteliğine işaret eder.
Cumhuriyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun ümmet külleri üzerinde kurulan Türk Devleti’nin Laik, Demokratik ve Sosyal Devlet yapısına vurgu yapar.

Bu cümleyi “namusum üzerine and içerim” diye tamamlayan her Türk yurttaşı namusu gereği Ulus Devlet ve Cumhuriyet yapısını korumakla yükümlüdür.

Millet düşüncesine dinen haramdır diyen din tacirleri, Türk Milleti suni, zoraki bir oluşumdur diyen satılık kalemler, Türk Milletindenim demektense İslam ümmetindenim demeyi şeref (!) sayarım diyenler, Cumhuriyet ömrünü tamamlamıştır diyerek Cumhuriyet’in başına geçenler ve bu zihniyetlerin arkasından, yolundan gidenler; namus gömleğinizi çıkarıp askıya asın. Namus gömleği riyakar ve sahtekarlıkla doldurduğunuz bedenlere dar geliyor.

“...kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime...”
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel kanunları 1924 Anayasası ile ebedi “amir” Mustafa Kemal ATATÜRK ve Kurucu Meclis tarafından belirlenmiştir. Bu temel kanunları ortadan kaldıracak hiç bir kanun çıkarılamaz ve hiç bir TSK mensubu demokratlık adına ettiği yemini çiğneyerek “bu kanunlara saygılıyız” diyemez.

“askerliğin namusunu, Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında Vatan, Cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim”

Askerliğin namusu, Atatürk ilkelerinin hüküm sürdüğü Vatan topraklarını her türlü iç ve dış düşmana karşı koruyarak milletin namusu ve onuruyla yaşamasını sağlamayı ve ettiği yeminin, verdiği sözün arkasında durmayı vurgular.

Türk sancağının şanı, Türk’ün bağımsızlığına, can vererek elde edilen Misak-ı Milli sınırları ve değerlerini koruma iradesini ortaya koyan Ordu ve Milletin şerefine işaret eder.
Türk düşmanlarının çocukları oldukları tescillenenler, askerinin başına çuval geçirilirken muhtemelen tesbih dizenler, şahsi menfaatleri için düşmanla işbirliği yapan, zaaflarının esiri olup üç kuruşluk onurunu korurken umum’un onurunu ayaklar altına atanlar; yemininize ve ebedi komutan Mustafa Kemal ATATÜRK'e ihanet ettiniz.

Ve her biri birer iffet abidesi olan Türk kadınları;
Namusumuzun güvencesi Kurtuluş Savaşımızın yılmaz savaşçıları. Türk Milletine Mustafa Kemal’ler doğuran, Mehmetçiğin anası.
Asker yemini edenlerin anaları, bacıları.
Yeminine ihanet edenlerin anaları, bacıları, kardeşleri, oğulları; namusunuzu güvendiklerinizden ne zaman hesap soracaksınız?

Namus bekçiniz Mehmetçiğin başına çuval geçirilirken susanlar, vatan topraklarını namus düşmanlarına peşkeş çekenler, sınırları kaldıranlar sizin, çocuklarınızın namusunu nasıl koruyacaklar?

“Namaz kılmayan eşinizi yatağa almayın” diyenler, Utah’lardan yemine ihanet edenlere ne diyecekler?

Özgür iradesini bir ton kömüre, bir paket makarnaya satanların namus cinayetleri işleyerek toplumda prim yapmaları ne büyük tezattır, değil mi?

Yatağa yarı aç yarı tok gidenler, sabah kalktığınızda neyinizi satarak başlayacaksınız yeni güne?

CHP, MHP, AKP, DTP, DP ve diğerleri, işbirlikçiler, teslimiyetçiler, mandacılar, liboş solcular, omurgasız sağcılar, Atatürk istismarcıları, kömürcüler, makarnacılar, Harp okulunun ön kapısından Mustafa Kemal’in neferi olarak girip arka kapıdan Amerikan çocuğu olarak çıkanlar.
Namus’tan ne haber, namus’tan?

Aytekin GÜLEN